3 Temmuz 2011 Pazar

BASMADAN BİR ÖRTÜ...




Ev mis gibi arapsabunu kokuyor.
Basma kumaşından yapılmış örtüyü şöyle bir havalandırıp seriyorum masaya... Geçip karşına bakıyorum. Bu kadar mı mutluluk verir insana basmadan bir örtü...
Beni mutlu ediyor ya, bu bir nevi kendini kandırma mı acaba?
Bu hoşluk o sıradaki ruh halime mi bağlı?
Çektiğim bu resme bakınca bir şeyler yazasım geldi.
Bu örtü altın sırmalı değil...
Anneannemden de kalma değil...
Bir geziye gitmiştim ta kış aylarında. Bu hayatın yetişmesi zor hızına rağmen hala “facit” marka hesap makinesi kullanan bir dükkâncıdan almıştık bunu... O anda zaten vurmuştu örtü de örtücü de beni...
Yok, yok karar verdim bu kendini kandırma değil...
Her sene olduğu gibi bu sene de -zor olsa da- adaya geldik evi açmaya,
Ama bir fark var bu sene eksiğiz bir sayı,
Hayatımızda evin her yerinde ondan kalma anılarla bitirdik işimizi... Serdik örtümüzü... Kalbim kırık ama bir basmadan örtü beni mutlu edebiliyor ya... Bunu da şimdi hayatımızdan ayrılana borçluyum. O nedenle de çok mutluyum, hayat verdiği için teşekkür ediyorum...

Hiç yorum yok: